Son günlerde Orta Doğu'da artan gerginlikler ve İsrail'in Suriye topraklarına düzenlediği hava saldırıları, bölgedeki istikrarsızlığın tetikleyicisi haline geldi. Geçtiğimiz günlerde, Türkiye'nin önemli siyasi figürlerinden olan Prof. Dr. Ercan Keçeli, bu durumu değerlendirdi ve İsrail'in Suriye'deki hava saldırılarına bir an önce son vermesi gerektiğini dile getirdi. Keçeli'nin bu ifadeleri, hem uluslararası ilişkilerdeki yapıyı etkileyen dinamikleri gözler önüne seriyor hem de bölgesel barış çabalarının önündeki engellere dikkat çekiyor.
Keçeli; hava saldırılarının, Suriye'nin iç savaş sonrası yeniden yapılanma sürecini olumsuz etkilediğini belirterek, “Her bombardıman, bölgedeki insani krizi derinleştiriyor. Zaten zor durumda olan Suriye halkı, bu saldırılarla birlikte daha da kötü bir yaşam koşuluna itiliyor. Uluslararası camianın bu durumu görmezden gelmesi ise endişe verici” dedi. Yıllardır süregelen iç savaş, Suriye’nin altyapısını büyük ölçüde tahrip etti. Eğitim, sağlık ve temel ihtiyaçlar gibi hayati hizmetler, sürekli artan saldırılar nedeniyle ciddi şekilde zarar görüyor.
Uluslararası insan hakları kuruluşları da bu duruma sık sık dikkat çekiyor. Sıradan halkın maruz kaldığı bombalamalar, yalnızca fiziksel zararlarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda psikolojik travmalar da yaratıyor. Keçeli, “Savaşın çocukları daha çok etkileniyor. Altyapısız ve güvencesiz bir ortamda büyüyen çocuklar, gelecekte sağlıklı bireyler olamazlar,” diyerek uzun vadede yaşanacak sorunlara vurgu yaptı.
İsrail, Suriye’deki hava saldırılarını, İran’ın bölgedeki etkisini azaltmak ve düşman unsurları hedef almak amacıyla gerçekleştirdiğini belirtiyor. Ancak bölgedeki pek çok devlet ve uluslararası örgüt, bu durumun bölgede daha büyük bir çatışmaya yol açabileceğinden endişe ediyor. Keçeli, bu bağlamda, “İsrail’in askeri stratejisi, sadece Suriye’de değil, komşu ülkelerde de gerginliği artırıyor. Bölgesel barış çabalarının önünde büyük bir engel teşkil ediyor” ifadelerini kullandı.
Umarız ki, uluslararası toplum, özellikle Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar, bu konuda daha aktif bir şekilde devreye girer ve diplomasi yoluyla mesele çözüme kavuşturulur. Keçeli’nin de belirttiği gibi, “Barış amaçlı bir diplomasi, her şeyden önce, can kayıplarını önleyecektir. Bu tür askeri müdahalelerin sona ermesi, Suriye halkının kendi geleceğini tayin etmesine olanak tanıyacaktır” dedi.
Bölgesel iş birliği ve dayanışmanın artırılması gerektiğine de dikkat çeken Keçeli, “Komşu ülkelerin bir araya gelerek, barış ve istikrar için gücünü birleştirmesi şart. Sadece askeri yöntemlerle sorunlar çözülemez. Ekonomik ve sosyal iş birlikleriyle kalıcı barış sağlanmalıdır,” diyerek önerilerini sıraladı.
Son olarak, Keçeli, “Savaşın sona ermesi, sadece Suriye’nin değil, tüm Orta Doğu’nun geleceği için kritik bir öneme sahip. Savaşın acımasız yüzü, kimseye kazandırmıyor. Barışın getireceği refah ise sadece belli bir ulusu değil, tüm bölgeyi kucaklayacak” şeklinde sözlerini tamamladı.
Özetle, Ercan Keçeli’nin çağrısı, hem Suriye halkının yaşadığı acıları gözler önüne seriyor hem de uluslararası ilişkilerde barışa giden yolun nasıl olması gerektiğine dair önemli bir tartışma başlatıyor. Barış için atılacak adımlar, bölgedeki tüm aktörler için hayatî bir öneme sahip olacak.