Son yıllarda dermatolojik rahatsızlıklar arasında önemli bir yer tutan egzamaya dair haberler, sadece sağlık alanında değil, bireylerin sosyal, psikolojik ve duygusal yaşamlarında da derin etkiler yaratıyor. Bu durumu en çarpıcı şekilde yaşayanlardan biri, henüz 30’lu yaşlarının başında olan bir kadın. Rüzgar gibi geçen günlerin ardından, dermatolog ziyaretinde aldığı teşhis ve sonrasında öğrenmiş olduğu şok edici gerçek, hem kendi yaşamını hem de çevresindekilerin hayatını köklü bir biçimde değiştirdi.
Yıllardır cildinde yaşadığı kızarıklıklar ve kaşıntılar nedeniyle dermatoloğa gitmeye karar veren kadın, sonunda egzaama teşhisi konulmasıyla sarsıcı bir sürecin başlangıcına adım atmış oldu. Medikal bir terim olarak bilinçlerde yer alsa da, egzamanın kişi üzerindeki etkileri çoğu zaman göz ardı ediliyor. Kadın, kliniği ziyaret ederken aklında binlerce soru vardı. “Neden ben?”, “Ne zamandır bu hastalığa sahibim?” ve esasen “Bu rahatsızlık beni neden bu kadar etkiliyor?” gibi düşünceler, onun için kabus gibi bir sona doğru sürükleniyordu.
Egzama teşhisi ile geçen zorlu bir süreçten sonra, doktorun ağzından dökülen o sözler, kadının hayatını derinden sarstı: “Maalesef altındaki neden, tedavi edilemez bir durum. Size en fazla 6 ay sürebilir.” Bu sözler, onu bir bilinmezliğe sürüklerken, hem kendi sağlığı hem de bu duruma hazırlık yapma çabası içinde yaşam standartlarını yeniden sorgulamasına yol açtı. Kadın, kendisini tekrar hastalıkların sarmaladığı bir yolculuğun içinde buldu; ancak o, olumsuzluğa boyun eğmek yerine, hayatına hangi renkleri ekleyebileceği üzerine düşünmeye başladı.
Bu süreçte yaşadığı korku ve endişeler sonrasında, kadının en büyük motivasyonu sevdikleri oldu. Ailesi ve arkadaşları ile sıkça bir araya gelerek, hayatının son dönemini dolu dolu yaşama çabasını tatmaya başladılar. Astım ve diğer birçok hastalığın yanı sıra, sonucunda çok çeşitli komplikasyonlar doğurabilen egzama ile yaşam mücadelesi veren kadının, bu andan itibaren her gününü bir armağan olarak görmeye başlaması, kendisi ve sevdiklerinin hayatında derin izler bıraktı.
Sonuç olarak, kadın sadece kendi hayatını değil, aynı zamanda başkalarının da yaşamını etkileyen bir hikaye yazmış oldu. Sosyal medya üzerinden bu mücadeleyi duyurarak, diğer hastalarla bir dayanışma ortamı yaratmaya çabaladı. Fiziksel görünümün ötesinde, ruhsal durumuna ve genel yaşam kalitesine dair farkındalık oluşturma gayesiyle çıktığı bu yolculukta, diğer hastalarla bir araya gelerek deneyimlerini paylaştı ve aynı durumla yüzleşenlerin yalnız olmadığını hissettirdi. Bu yolculuk, işin sadece fiziksel boyutunu değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal etkilerini de gözler önüne serdi.
Her ne kadar egzama, bireyler üzerinde büyük bir yük oluşturabilse de bu kadın, umudun ve yaşam sevincinin her zaman var olabileceğini gösterdi. Hayatın ne getireceği belirsiz; fakat yaşanılan her anın değerini bilerek, yaşamın keyfini çıkarmanın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Gelecek belirsiz olsa da, eldeki mevcut anların tadını çıkarmak her zaman mümkündür. Yaşamı ne kadar dolu dolu yaşayabileceğimiz, belirsizlikleri nasıl karşıladığımız ile ilgilidir. Egzama gibi zorlu bir hastalıkla mücadele eden bu kadın, yaşamı dolu dolu geçirmenin bir örneğini sunarak, bizlere ilham kaynağı oldu.
Hikayesinin sonunda, bu kadının vermiş olduğu mesaj ise net: Evet, hayatta zorluklar var; fakat bu zorluklarla başa çıkabilmek, onları aşmanın yolu yine kendi elimizdedir. Yaşam, sağlık ve zaman çok kıymetli; o yüzden bu yolculukta birlikte yürümek, birbirimize destek olmak, en büyük kazançtır.